Kamu İşçileri için Tehlike Çanları Çalmaya Başladı! İşte Detaylar
Toplu iş sözleşmesi müzakerelerinde, 600 bine yakın kamu işçisini etkileyen uzun zamandır beklenen teklif nihayet geldi. Kamu tarafı, çalışanlar için yüzde 16’lık bir öneri sundu. Bu durum, kamu işçileri için ne ifade ediyor?

Türkiye'nin en büyük toplu iş sözleşmesi olan Kamu Toplu İş Sözleşmesi (TİS) Çerçeve Protokolü görüşmelerinde, 600.000 kamu çalışanı için uzun bir süredir kamu tarafının önerisi beklenmekteydi.
İşçi temsilcileri Türk-İş ve Hak-İş, öneride bulunmuştu ve kamu işveren sendikası TÜHİS'ten yanıt gelmesi bekleniyordu.
Yeni teklif nihayet açıklandı, ancak bu durum işçilerin hoşuna gitmedi. Kamu tarafı, 2025 yılının ilk altı ayı için yüzde 16, 2025 yılı ikinci altı ayı için yüzde 8, 2026 yılı ilk altı ayı için yüzde 7 ve 2026 yılı ikinci altı ayı için yüzde 5'lik ücret artışı önerdi. Bu teklif, kamu çalışanları tarafından "hakaret" olarak değerlendirildi ve aynı zamanda işçilerin endişelerini artıran bir durum haline geldi.
Kamu işçileri için kritik zam görüşmesi: 600 bin işçi sonucu bekliyor
Bu teklifi ve kamu çalışanlarının genel durumunu ele alan Çalışma Ekonomisi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, işçilere sunulan önerinin hükümet tarafından yapıldığını vurguladı: "Teklifin TÜHİS tarafından sunduğu söylenirse de asıl muhatap hükümettir. TÜHİS, aldığı siyasi talimat doğrultusunda hareket ediyor ve bu durumun anlaşılması önemli. 'TÜHİS teklif sundu' demek ya bilgisizlik ya da hedef şaşırtmadır."
Teklifin bu kadar gecikmiş olmasını sorumsuzluk olarak gören Çelik, zam bekleyen işçilerin durumunu dile getirdi:
"600.000 kamu çalışanının bir kısmı Temmuz 2024'te, diğer kısmı ise Eylül 2024'te zam almıştı. Ancak, kamu işçileri neredeyse bir yıldır mevcut ücretleriyle çalışıyor. Ücretler, enflasyon ve vergi artışları karşısında erimiş durumda. İşçilerin beklediği TİS farkları ise hiçbir değer taşımıyor."
KAMU İŞÇİLERİ NE TALEP EDİYOR?
Kamu işçisi zam oranı belli oldu mu?
Kamu işçilerinin 2023 seçimlerinde aldıkları zamları gündeme getiren Çelik, "Bu artışlar, o dönemde yapılan sendikal mücadelenin ötesinde siyasi duruma bağlı meydana geldi. Ancak son iki yılda koşullar oldukça değişti. Yüksek enflasyon ve hükümetin kemer sıkma politikaları, kamu işçilerinin maaşlarını ve emek gelirlerini ciddi şekilde eritti." açıklamalarında bulundu.
İşçi tarafının önerisinin makul olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, mevcut durumda kamu işçilerinin 40-42 bin lira civarında maaş aldıklarını dile getirdi.
Çelik, "Kamu işçileri hem ücretlerinde büyük bir artış hem de artan vergi yükünden korunmak istiyor. Örneğin, önerilen teklifte vergi oranlarının yüzde 15'te sabit tutulması talep ediliyor. Vergi dilimlerindeki artış, işçilerin alım gücünü ciddi şekilde düşürüyor." diyerek durumu özetledi.
İşçilerin üzerindeki vergi yükünü detaylandıran Çalışma Ekonomisi Uzmanı Çelik, şunları söyledi:
"Kamu çalışanlarının önemli bir kesimi Haziran 2025 itibariyle yüzde 27'lik üçüncü vergi dilimine girdi. Bu da demektir ki şu anda 2024'teki maaşlarından daha düşük bir gelir elde ediyorlar ve bu ödemeleri de zaten enflasyon karşısında eriyip gidiyor."
Yıllık brüt 330 bin TL ve üzeri gelir elde edenler, yüzde 27'lik vergi dilimine tabi. Kamu işçilerinin ödemek zorunda olduğu aylık gelir vergisi yılın ikinci yarısında ilk yarıya göre iki katına çıkacak ve 14-15 bin TL'yi bulacaktır. Prim kesintileriyle birlikte toplam kesinti oranları yüzde 30'un üzerine çıkacaktır.
Dahası, işçilerin geçmişteki toplu iş sözleşmesi farklarının bir kısmı yüksek vergi oranları nedeniyle azalırken, diğer kısmı da enflasyon nedeniyle erimekte. Hükümet, toplu iş sözleşmesi farklarının finans yükünü azaltmak için süreci uzatıyor. Enflasyonist ortamda ücret farklarının geç ödenmesi işçilerin aleyhine bir durum oluşturuyor. Ali Cengiz oyunları sona ermiyor!"
Hükümetin bu teklifinin, sendikaların önceden tahmin ederek buna uygun hazırlık yapması gerektiğini belirten Çelik, iki yıldır uygulanan ekonomi politikalarının etkisini gösterdiğini vurguladı. Çelik'e göre, hükümet bu yüzden ücret artışlarını geçmiş ve gerçek enflasyona değil, belirlediği enflasyon hedeflerine göre yapmak istemektedir.
"Hükümet bunu gizlemiyor." diyen Çelik, pazarlık sırasında hükümetin atacağı adımı şu şekilde açıkladı:
"Sonuç olarak, ilk altı ay için önerdiği yüzde 16'lık teklifi birkaç puan artırarak, yıllık yaklaşık yüzde 30 artış önerecek ve bu konuda kararlı olacaktır."
Prof. Dr. Aziz Çelik, kamu işçilerinin Özal döneminden bu yana en büyük zorlanma ve hakaretle mücadele etmekte olduğunu ifade etti. 1989-1990 yıllarındaki "Bahar Eylemleri"ni yeniden anımsatan Çelik, "Hükümet, bu eylemlerin ardından yüzde 140'lık artışlara onay vermişti. Zor koşullarda oyun bozulmuştu!" dedi.
Çelik, sendikaların asıl sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğine dikkat çekti: "Hükümet aslında ne yaptığını biliyor. Asıl sorun, sendika kuruluşlarının tutumlarıdır."
İşçilere sunulan teklifler hakkında "hakaret" ifadesini yineleyen Çelik, sendikaların bu duruma hazırlıksız kalmasını ve etkili bir cevap verememesini eleştirdi.
"600.000 kamu işçisini gerçek bir tehlike ve belirsiz bir süreç bekliyor. Bu denklemi ancak kararlı bir mücadele değiştirebilir." diyen Çelik, Türk-İş'in asgari ücret konusunda kararlı olmasının şart olduğunu ifade etti. Yüksek bir asgari ücretin yapılacak zamları da etkileyeceğine dikkat çeken Çelik, "Düşük asgari ücret tüm ücretleri aşağı çekmekte ve işçileri birbirine düşürmektedir." şeklinde konuştu.
"Görünüyor ki birkaç eylemden sonra Türk-İş ve Hak-İş "kanuni grev" aracını devreye sokacak. Ancak bu önem arz eden bir yol değil. Kanuni bir grevin başarılı olma ihtimali iki nedenden ötürü zayıf." diyen Çelik, işçilerin bir kısmının grev yasası kapsamına gittiğini belirtti. Bu işçiler için Yüksek Hakem Kurulu'na (YHK) başvurulacağını, fakat bu kurulun da hükümet odaklı kararlar vereceğini belirtti ve bu yolun kamu çalışanları için başarısızlıkla sonuçlanacağını vurguladı.
İkinci bir tehdit olarak ise grevlerin Cumhurbaşkanının onayına bağlı olduğuna dikkat çeken Çelik, "Cumhurbaşkanı, her istediği grevi “milli güvenlik” veya “genel sağlık” gerekçesiyle erteleyebilir." şeklinde konuştu.
Ortadoğu'daki gerginliğin de bu kararları etkileyen bir unsur olabileceğini belirten Çelik, şunları ekledi:
"Kamu işçileri için tehlike, yıllık yüzde 125 artış talep edip yüzde 30 gibi bir oranla yetinmeye zorlanmaktır. Hükümetin olası planı nettir. Ancak sendikaların planı nedir?
Kamu işçilerini ve ardından diğer işçileri bekleyen tehlike artık gizli saklı değil. Kamu çalışanlarını temsil eden sendikaların içinde bulundukları uyuşukluktan sıyrılmaları ve sunmuş oldukları teklifin gereğini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Uzaklara gitmeye gerek yok; kamu çalışanları kendi tarihlerine bakarak ne yapmaları gerektiğini görecekler.